Güçlü Toprak, Yüksek Verim, Kaliteli Ürün

GÜÇLÜ TOPRAK, YÜKSEK VERİM, KALİTELİ ÜRÜN 

Dünyada ve ülkemizde hızlı bir nüfus artışı görülmektedir. Nüfusu beslemekte ihtiyaç duyulacak gıdaların sağlanması için fazla uzak olmayan bir gelecekte iki seçenekle karşı karşıya kalacağız. Ya tarım alanlarını çok daha genişleteceğiz ya da her bir dekardan çok daha fazla ürün elde edeceğiz. İnsanları doğru dürüst beslemek istiyorsak da elde ettiğimiz ürünlerin kalitesi bugünkünden daha yüksek olmalıdır. Ülkemiz açısından tarım yapılabilecek alanları fiziki olarak genişletmek söz konusu olmadığından birim alandan alınabilecek en yüksek verim ve kaliteyi sağlamak en temel amaç olmalıdır. Kişi başına düşen tarım yapılabilir toprak miktarı her geçen gün biraz daha azalmakta olduğundan bu amacı gerçekleştirmek için fazla geç kalınmaması gerekmektedir. Topraklarımızın çok büyük bir kısmında giderek azalmakta olan verim gücünü yeniden kazandırmak hatta bir an önce en ideal düzeye çıkarmak öncelikli hedefler arasında olmalıdır. Bu üretim yılında Eskişehir’de ekimden bu yana geçen sürede tahıl üretiminde karşılaştığımız bazı sorunlar bir kere daha göstermiştir ki topraklarımızın çoğu verim gücünü kaybetmiş, bitkilere iyi bir yetişme ortamı olmak yerine büyük ölçüde sadece bir yatak, tutunacak bir yer haline gelmeye başlamıştır. Verim gücünün artırılmasında kilit noktalardan biri organik madde miktarının artırılması ve ideal bir oranda tutulmasıdır. Organik madde toprağa iyi bir yapı kazandırmaktadır. Toprağın çabuk ısınmasını, kolay sürülmesini ve iyi su tutmasını, iyi havalanmasını sağlamakta, erozyonu azaltmaktadır. Bitki besin maddelerini tutarak yıkanma vb. yollarla kaybedilmesini önlemekte ve bunların bitkilerin ihtiyaçlarına göre, zaman içinde kullanılmasını temin etmektedir. Organik madde bitkilerin yanı sıra topraktaki mikroorganizmalara da besin kaynağı olmaktadır.


         Ülkemiz topraklarının organik madde miktarı düşüktür. Büyük kısmında %1-2,5 arasında değişmekte olup, %70’inde %2’den azdır. Eskişehir topraklarının %13’ünde organik madde oranı çok az, %39’unda az, %33’ünde orta düzeyde, ancak %11’inde iyi, %5’inde ise yüksektir. Organik madde başta azot olmak üzere çeşitli makro ve mikro elementler ve hormonların deposu olduğundan, ayrıştığında bitkiler bunlardan kolayca yararlanabilmektedir. Ayrıştığında meydana gelen organik asitler ise özellikle fosforun ve mikro elementlerin çözünürlüğünü artırarak bitkilerin faydalanmasını  sağlamaktadır. Topraklara organik madde sağlama yollarından en etkili olanı organik gübreleme yapmaktır. Bu amaçla kullanılabilecek maddelerden çiftlik gübresi (hayvan gübresi), kompost ve bitki artıkları az sayıda besin maddesine sahipken, tavuk gübresi, yarasa gübresi, solucan gübresi, yarasa gübresi, yağhane artıkları, kesimhane artıkları daha fazla besin maddesi içermektedir.            
   

 

         Yetiştirilen ürünlerle  kaldırılan, yıkanma ve erozyon nedeniyle kaybedilen bitki besin maddeleri  toprağa yeniden kazandırılmazsa, toprakların verim gücü ve sonuçta elde edilen ürün miktarı ve kalitesinde azalmalar meydana gelmektedir. Bitki besin maddelerinin toprağa verilmesi  büyük ölçüde  organik gübreleme ve/veya mineral gübreleme yoluyla gerçekleştirilebilir. Sadece organik gübre verildiğinde bu gübrenin parçalanması ve bitkilere besin maddesi olan minerallerin açığa çıkması uzunca bir zaman alır. Bitkiler ihtiyaç duydukları besin maddelerini hemen alamadıklarından elde edilecek ürün miktarı ve kalitesi düşer. Topraklara sürekli olarak sadece mineral gübreler (örneğin, DAP, 20-20-0 AS, CAN, Üre vb.) verildiğinde topraklar giderek verim gücünü kaybeder, çoraklaşma artar. Böylece bitkilerin çimlenme, çıkış, ilk gelişme döneminde zayıflık, olumsuz iklim koşullarına ve bazı hastalıklara karşı dirençlerinde azalma meydana gelir. Bu nedenle organik gübrelerle, mineral gübreler birbirini destekleyecek şekilde verilmelidir. Son yıllarda organik maddeler ile mineral gübrelerin bir araya getirilmesiyle elde edilen ve toprağa bitki besin maddeleri verilirken, organik madde oranını da artırmayı sağlayabilen gübreler geliştirilmektedir. Organomineral gübreler olarak adlandırılan bu gübrelerin taşınması, depolanması ve uygulanması oldukça kolaydır.Türkiye’de 220-300 bin ton kadar üretildiği bilinen organomineral gübreler içerdiği mineralleri daha yavaş bırakması nedeniyle özellikle nitratlar ve fosfatlar başta olmak üzere çeşitli bitki besin maddelerinin yıkanarak kaybedilmesinin de önüne geçmektedir.           

 

 

Prof. Dr.  Engin Kınacı

Bir yanıt yazın